Rahim Kisirlik Nedenleri ve Tedavisi

Rahim ağzına ait kısırlık nedenlerinin tedavisi


Burada bozukluk bizzat rahim ağzına ait olabileceği gibi, rahim ağzı salgısına da ait olabilir. Eğer bozukluk rahim ağzında doğumsal bir yapı bozukluğu ise, tedavisi operasyonla düzeltme işlemidir. Bazı hal


Rahim ağzına ait kısırlık nedenlerinin tedavisi


Burada bozukluk bizzat rahim ağzına ait olabileceği gibi, rahim ağzı salgısına da ait olabilir. Eğer bozukluk rahim ağzında doğumsal bir yapı bozukluğu ise, tedavisi operasyonla düzeltme işlemidir. Bazı hallerde de rahim ağzı kanalında bir darlık, bir tümör veya yapışıklık söz konu­su olabilir. Böyle bir durumun tedavisi ise basit bir müdahale ile müm­kündür.


Daha önce de belirttiğimiz gibi, bazı kadınlar gebe kalırlar, fakat belirli bir aydan sonra düşük yaparlar. Daha sonra yapılan tetkiklerle arka arkaya yapılan bu düşüklerin nedeni rahim ağzı yetmezliği ise ona uygun bir tedavi tipi seçilir. Burada uygulanan tedavi, bir torba ağzı­nın büzülmesi gibi, rahim ağzının büzülmesidir. Genellikle gebeliğin 14-16 haftası civarında böyle rahim ağzı iple büzülerek zamansız açıl­ması ve dolayısıyla düşükler önlenir. Doğum zamanında ise bu kesi­lerek çıkarılır ve rahim ağzının açılmasını engelleyen faktör ortadan kaldırılmış olur, normal doğum gerçekleşir.


Rahim ağzını ilgilendiren iltihaplı hastalıklar da kısırlık nedenidir. Burada iltihabın varlığı, hem spermlerin ölmesinde rol alırlar ve hem de rahim ağzı salgısının yapısını bozarlar. Böyle hallerde kronik bir ra­him ağzı iltihabı söz konusu olabilir ve halk arasında rahim ağzı yara­sı adını alır. Tedavisi ise rahim ağzının elektrokoterizasyonu ve koni-zasyonudur(yani yakılmasıdır). Basit bir iltihap ise ilaçla tedavi edile­bilir.


Rahim ağzında hiçbir bozukluk olmadan, iltihap olmadan da sade­ce rahim ağzı salgısının kalitesinin bozukluğu veya miktarının azlığı kısırlık nedeni olabilir. Bu durum genellikle hormonal bir yetersizlik sonucu olup ona göre uygun bir tedavi uygulanır.


Rahime ait kısırlık nedenlerinin tedavisi


Rahimin de doğumsal bozuklukları ya da sonradan oluşan hasta­lıkları kısırlık nedenleri arasındadır.


Doğumsal, yani yapısal bozukluklar (rahimin çift oluşu, bölmeli olu­şu veya boynuzlu oluşu gibi) ancak ameliyatla düzeltilebilir. Fakat böyle kadınlar gebe kalabilirler, ancak gebelikleri düşükle sonlanabilir, so­nuçta çocuk sahibi olamazlar. Eğer bozukluk hafif derecede ise nor­mal bir kadın gibi, istedikleri kadar çocuk sahibi olmaları da mümkün­dür. Bozukluğun şiddeti arttıkça, paralel olarak sonuç da değişir, ge­be kalır fakat düşükle sonlanır veya gebe dahi kalamaz. Böyle gebe kalabilen, fakat düşüklerle gebelikleri sonlanan kadınlara plastik biroperasyon yapılarak, rahimdeki bu doğumsal olan bozukluk düzelti­lir, yani rahim için boşluğu normal yapısına getirilir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, rahimin arkaya dönük oluşu ya da ters oluşu kısırlık nedeni değildir. Yapılan muayeneler sonucu başka bir neden ortaya çıkarılamazsa ancak o zaman rahimin ters oluşu kı­sırlık nedeni olarak kabul edilebilir ve operasyon ile bu terslik düzelti­lebilir.

Bu anatomik bozukluklardan başka rahim iç örtüsünün iltihapları, tümörleri de kısırlık nedeni olduğundan tedavi edilmelidir.


Rahime ait kısırlık faktörleri arasında önemli bir yeri olan bozuk­luklardan biri de rahim iç örtüsünün (endometrium) gebelik için yeter­li özelliklere sahip olmamasıdır. Bu hormonal bir bozukluğun sonucu olup, tedavisi de ona göredir.


Fallup borularına (tüplere) ilişkin kısırlık nedenlerinin tedavisi


Bugünkü bilgilerimize göre tüplerin kapalı oluşu ya da geçirilmiş operasyon veya iltihaplı hastalıklar sonucu yapışıklıklar oluşu veya fonksiyon bozukluğu, başta gelen kısırlık nedenleri arasındadır. Ge­be kalamayan yaklaşık 4-5 kadından birinde tüplerle ilgili bozukluklar vardır. Burada bir diğer grubu da, daha önce doğum kontrolü amacıy­la tüplerini bağlatmış, fakat daha sonra çeşitli nedenlerle çocuk do­ğurmaya karar vermiş kadınlar oluşturur. Böyle kadınlara operasyon­la yardımcı olmak ve kısırlıklarını çözmek mümkündür. Son yıllara ka­dar bu tür ameliyatlar, diğerleri gibi çıplak gözle yapılmakta idi. Fakat günümüzde bu tür ameliyatlar mikroskop altında gerçekleştirilmekte­dir. Çünkü, operasyon uygulanan tüplerin kalınlığı ancak milimetre bo-yutlarındadırve çok ince aletler ve iplikler kullanılmalıdır. Bu şartlar­da da başarı şansı yaklaşık 3-4 misli artmaktadır. Şimdi kısaca mikro-cerrahiden bahsedelim.


Yumurtlaması olmayan veya yumurtlama bozukluğu olan kadınların tedavisi


Bütün yumurtlayan kadınlar düzenli âdet görürler veya yumurtla-: ması olmayan kadınlarda muhakkak âdet bozukluğu vardır demek yan­lış olur. Başka bir deyişle yumurtlama ile âdetin kesin ilişkisi vardır* demek doğru olmaz.

Ancak çoğunlukla hiç âdet görmemek veya düzensiz âdet gör­mek, yumurtlama bozukluğunun belirtilerinden sayılabilir.


Konuyu iki düzeyde ele almak istiyoruz.

Birincisi hiç yumurtlamamanın tedavisi, ikincisi ise yumurtlama ol­duğu halde yumurtanın döllenebilmesi için yeterli hormon desteğine sahip olmadığı durum (korpus luteum yetersizliği).

Bu iki durum daha evvel de belirttiğimiz gibi 5 noktanın bozuklu­ğuna bağlı olabilir.

Birinci nokta hipotalamustur. Beyinin bu bölgesi normal fonksiyon­larını yerine getirmez. “Gonadotropin riziling” faktör dediğimiz nöro-hormonu üretmez ve dağıtmaz ise hem yumurtlamak, hem de âdet gör­mek mümkün değildir.

Bu noktadaki bozukluğun tedavisi için günümüzde bu nörohormon yerine konarak yumurtlama sağlanabilmektedir. Bu nörohormon bir âdet süresince kandaki düzeyi açısından yükselmeler, alçalmalar gös­terir.


O nedenle bu hormon vücuda bağlanan özel pompa ile devamlı ola­rak verilerek tedavi sağlanmaktadır.


Hipotalamusta yapılan PRL (prolaktin) ifraz edici veya durdurucu nörohormonun pratikte özel bir tedavisi yoktur. Bu noktadan olan bo­zukluklar endirekt olarak hipofiz seviyesinde düzeltilmeye çalışılır.


İkinci nokta hipofiz bezidir. Bu bezin bir bölümü veya tümü çalış­mayabilir. O takdirde gene çalışmayan bölümünün yaptığı hormon ge­ne dışarıdan verilebilir. Bunun için yumurtlama sağlamak amacı ile bazı hayvanların idrar ve serumlarından elde edilen hormonlar kullanıldığı gibi doğrudan doğruya insan hipofizinden elde edilen hormonlar ve­ya menapoza girmiş kadının idrarından elde edilmiş hormonlar da kul­lanılabilir.


Bu ilaçlar tıpkı insanın kendi hormonuymuş gibi belirli aralıklarla verilerek kullanılabilir (HCG), (HMG). Son 20 yılda “klomifen sitrat” adlı ilaç özellikle hipotalamusa etkisiyle, hipofizi uyararak yumurtlama ama-cı ile hormon ürettiği anlaşılmış olduğundan bu amaçla kullanılmaktadır.

Ancak klomifen sitrat kullanılırken daha önce belirttiğimiz LH hor­monunun yerini tutan HCG (humen koryonik gonodotropin, insan so­nundan, plasentasından elde edilen hormon) hormonu tarafından tak­viye edilerek kullanılır.


Ayrıca son yıllarda klomifen sitrata benzer etkileri olan başka ilaç­lar da üretilmiş ve kullanılmaktadır (Siklofenil, epimesterol, tamoksi-fen v.b.). Bu konuda en etkili ve en çok kullanılan ilaç, klomifen sitrattır.


Ancak bütün bu ilaçlar kesinlikle doktor kontrolunda alınmalıdır. Ciddi yan etkileri olabileceğinden ve de ayrıca hangi sıra ile kullanıl­masının lazım geldiğinin sağlanması nedeniyle, doktor kontrolü kaçı­nılmazdır. En çok meydana gelen yan etkilerden bir tanesi yumurta­lıklarda kist teşekkülüdür. Bu ilaçlar kullanılırken meydana gelen bu kistler için ameliyat kesinlikle söz konusu değildir. Zira bu ilaçlar ke­sildiğinde, bu kistler de ortadan kaybolur.

Hipofiz bezi fazla prolaktin salgılarsa hem yumurtlama olmayabi­lir, yumurtlama olsa da yeterli hormon desteği olmayan bir yumurtla­ma şeklinde olabilir.


Başka bir gerçek de prolaktin yüksek olduğu zaman mekanizma­sı bilinmeyenlerde kısırlık söz konusu olabilir. Onun için prolaktin hor­monunun kandaki seviyesi kesinlikle normalin üstüne çıkmamalıdır.


Eğer bu prolaktin seviyesinin yüksekliği hipofizde mevcut çok kü­çük urcuklardan ise (mikroprolaktinoma) veya işlev bozukluğundan ise tedavi ilaçla yapılabilir (Bromoergokriptin).

Bu ilaç hormon değildir. Çavdar mahmuzundan elde edilmiş bir maddeye benzer bir ilaçtır. Eğer prolaktin salgılanmasının fazlalığı bü­yük bir tümöre bağlı ise (makroprolaktinoma diğer hipofiz “beyin” urları v.b.) o takdirde ameliyat söz konusudur.


Üçüncü nokta yumurtalıklardır. Yumurtalıklar daha evvel bahsetti­ğim östrojen, progesteron hormonlarını imal edemeyecekler ise, yu­murtlama olmaz, meydana gelen yumurtanın döllenmesi de olmaz. 40 yıldan fazla zamandan beri bu hormonlar ilaç olarak imal edilmiş olup kadınlarda kullanılmaktadır.


‘ Kullanmada yöntem, gene yerine koyma yöntemidir. Hangi hormon yetersiz ise onun yerine dışardan hormon verilerek tedavi mümkün ola­bilir. Ancak unutmamalıdır ki, bu hormonlar hipotalamus ve hipofiz-den emir geldikten sonra yapılırlar (özellikle östrojen hormonu).

Eğer yukarıdan emir verici hormonlar gelmiyor ise yumurtalık hor­monları verilerek, döllenebilir yumurta imal etmesine imkân yoktur. Genellikle yumurtlama olmuş ve az miktarda progesteron hormonu ya­pılıyor ise yerine dışarıdan ilaç şeklinde progesteron verilerek yeter­siz yumurtlama takviye edilebilir, gebelik elde edilir.


Dördüncü nokta ise daha evvelce anlattığımız yumurtlama meka­nizmasında sayılan ve sıra ile çıkan hormonların arasındaki çok has­sas ilişkidir (feedback mekanizması). Bu hassas ilişki bozulursa bü­tün hormonlar kanda yeterli seviyede bulunsa dahi yumurtlama olmayabilir veya olsa da yeterli bir yumurtlama olmaz. Bunun düzeltilmesi yine yukarıda belirttiğimiz hormonları kullanarak mümkün olur.


Beşinci nokta, vücudun genel bozuklukları, kansızlık, ileri derece­de zayıflık, ağır mikroplu hastalıklar v.b. gibi diğer iç salgı bezlerinin (böbrek üstü bezi, pankreas v.b. gibi) bozukluğuna bağlı olarak mey­dana gelir.


Yumurtlama bozukluklarından biri de polikistik över sendromu (kü­çük kistçiklerin mercimek, toplu iğne başı v.b.) bulunduğu yumurtalık dediğimiz bu hastalıktır. Burada bozukluğun yukarda sayılan 5 nokta­nın hangisine ait olduğu ortaya konmamıştır. Son zamanlarda yumur­talıkların enzim bozukluğu hastalığın 2. nedeni olarak düşünülmekte­dir.

Bu hastalığın düzeltilmesi için de yukardaki hormonlar kullanılır, ancak yumurtlama olayı için cerrahi girişimin söz konusu olduğu yegârje hastalık budur.

Ancak polikistik över sendromunda cerrahi girişim yıllarca hormon kullanılarak başarı elde edilemeyen kadınlarda söz konusudur.


Bu hastalıkta uygun ve doğru dozlarda kullanılan ilaçlarla (klomi­fen sitrat HCG, HMG, v.b. gibi) çoğu zaman sonuç alınabilmektedir.Onun için hekim (VVedge resection) denilen yumurtalıklardan ince bir dilim kesit yapma girişimine başvurmadan sabırlı ve dikkatli olma­lıdır.



Rahim Kisirlik Nedenleri ve Tedavisi

Domuz Gribinden Nasil Korunurum

Yüzeylere temaslardan sonra elinizi, ağız ve burna götürmeyin. Ellerinizi sık sık yıkayın. Aşı için doktorunuzun önerilerini mutlaka uygulayın. – Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Füs


Yüzeylere temaslardan sonra elinizi, ağız ve burna götürmeyin. Ellerinizi sık sık yıkayın. Aşı için doktorunuzun önerilerini mutlaka uygulayın.


– Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Füsun Zeynep Akçam, domuz gribinden, normal bir grip enfeksiyonunda uygulanan yüzeylere temaslardan sonra ellerin yıkanması gibi önlemlerle korunmanın mümkün olduğunu bildirdi.


Doç. Dr. Akçam, dünyada toplum sağlığını tehdit eden domuz gribine karşı herkesin önlem alması gerektiğini söyledi. Bireylerin, hijyenik koşullara dikkat etmeleri halinde hastalıktan korunabileceğine vurgu yapan Doç. Dr. Akçam, hastalığın yaşamsal risk oluşturacağı grupların, doktor kontrolünde mutlaka aşı yaptırması gerektiğini bildirdi. Doç. Dr. Akçam, ”Yüzeylere temaslardan sonra elinizi, ağız ve burna götürmeyin. Ellerinizi sık sık yıkayın. Aşı için doktorunuzun önerilerini mutlaka uygulayın” dedi.


Her yıl yaklaşık 500 milyon kişinin gribe yakalandığını, domuz gribinin de mevsimsel griple aynı şekilde yayıldığının düşünüldüğünü belirten Doç. Dr. Akçam, şöyle konuştu:


BULAŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN


”Domuz gribinin belirtileri, insanlarda görülen grip belirtilerine benzer. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme-titreme, yorgunluk gibi belirtileri içerir. Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülebilir. Grip virüsleri insandan insana, özellikle öksürük ve hapşırma yoluyla bulaşmaktadır.


Grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ya da buruna götürüldüğünde de hastalık bulaşabilir. Hasta kişiler, belirtilerin başlamasından bir gün öncesi ve 7 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdırlar. Öksürük ve hapşırma yoluyla hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller, yüze götürülmeden önce yıkanmalıdır.”


Grip virüsünün yayılmasını önlemek için, yüzeylerin (masalar, kapı kolları, banyo yüzeyleri, mutfak tezgahı, oyuncaklar vb) günlük temizlikte kullanılan deterjanlarla temizlenmesinin yeterli olduğunu savunan Doç. Dr. Akçam, günlük kullanılan temizlik maddeleri dışında klor, hidrojen peroksit, iyotlu antiseptikler ve alkol gibi bazı kimyasal maddelerin de etkili olduğunu kaydetti.


Hastalara ait çarşaf, çamaşır, havlu gibi eşyanın ayrı yıkanmasına gerek olmadığını söyleyen Doç. Dr. Zeynep Akçam, bu eşyaların yıkanmadan başkası tarafından kullanılmaması gerektiğini bildirdi. Doç. Dr. Akçam, hastanın çarşafları, çamaşırları değiştirildikten sonra ellerin mutlaka sabunlu suyla yıkanması gerektiğini belirterek, uyarılarını şöyle sürdürdü:


YILLIK AŞI İÇİN DOKTORUNUZUN ÖNERİSİNİ ALIN


”Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatın. Tek kullanımlık mendil tercih edin ve mendilinizi kullandıktan sonra çöp sepetine atın. Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayın. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri de etkilidir. Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayın. Grip belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat edin. Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durun. Kalabalık ortama gireceğiniz zaman basit cerrahi maske takın. Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırın. Toz dağılımına neden olacak kuru temizlik işlemlerinden kaçının. Çocuklarınıza mendil kullanma alışkanlığı kazandırın. Yıllık grip aşısı için doktorunuzun önerilerini alın.”


Doç. Dr. Füsun Zeynep Akçam, hastalığın yaşamsal risk oluşturduğu kişilerin, 65 yaşından büyükler, kronik hastalığı olanlar, kalp damar sistemi hastalıkları, akciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, diyabetliler, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, kanser hastaları, immunsüpresif ilaç kullananlar, steroid kullananlar, huzurevi, bakımevi vb. ortamlarda yaşayanların mutlaka aşı olması gerektiğini kaydetti.



Domuz Gribinden Nasil Korunurum

Kurdela Nakışı Dersleri - 4 / Basit çiçek ve zincir işleme

Bu işleme yöntemiyle yukarıdaki resimdeki gibi şekiller yapabilirsiniz.


Bu işleme yöntemiyle yukarıdaki resimdeki gibi şekiller yapabilirsiniz.



Kurdela Nakışı Dersleri - 4 / Basit çiçek ve zincir işleme

Dut’ un Faydaları

Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.


Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.



Dut’ un Faydaları

Yerelması’ nın Faydaları

Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir


Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir



Yerelması’ nın Faydaları

Reflü hakkında bilinmesi gerekenler

Çağın hastalığı haline gelen reflü, tedavi edilmediği takdirde kanser gibi ciddi hastalıklara bile sebep olabiliyor….

Reflü, sindirim sisteminde meydana gelen hastalıklar içinde en sık rastlanan rahatsızlıktır. Reflü, midede oluşan asit içeriğinin yemek b



Çağın hastalığı haline gelen reflü, tedavi edilmediği takdirde kanser gibi ciddi hastalıklara bile sebep olabiliyor….

Reflü, sindirim sisteminde meydana gelen hastalıklar içinde en sık rastlanan rahatsızlıktır. Reflü, midede oluşan asit içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucu oluşur. Hastalığın tanısını koyabilmek için endeskopi yapılır.

Hastalığın şikayetleri, ağza gelen acı su ve göğüs kemiğinin arkasında oluşan yanma hissidir. Ancak geniz ve akciğer problemleri olan hastalarda sadece bu belirtilere bakarak teşhis koymak zorlaşır.

Bu belirtilerin dışında, ses kısıklığı, seste çatallaşma ve yorgunluk, polip, farenjit, larenjit ve sinüzit sorunu olanların da reflü açısından muayene edilmesinde yarar vardır.

Beslenme alışkanlıkları reflüye yol açan sebeplerin başında gelmektedir. Öğün sayısı azaltılır veya öğünde fazla yemek yenirse bunlar beslenme alışkanlıklarının bozulmasına yol açar. Ayrıca çay, kahve, çikolata ve domates, reflünün tetikleyicisidir.

Uzun süren kabızlık ve öksürük gibi karın içindeki basıncın arttığı durumlar, çeşitli bağ dokusu hastalıkları reflüye sebep olabilir. Hamilelik sırasında karın içi baskısı arttığından, gebelerin bu hastalıkla karşılaşma riskleri vardır.

Reflünün tedavisi çok zor değildir. Genellikle diyet ve birkaç hap kullanımıyla önüne geçilir. Sosyal yaşamda yapılan ufak değişiklikler, rahatsızlıkları ortadan kaldırır. Reflünün yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmak için yapılacak basit şeyler vardır. Gazlı içecekleri içmemek, öğünlerde aşırı yemek yememek, özellikle akşam yemeklerini hafif geçirmek, yemekten hemen sonra uyumamak, dar pantolon giymemek, diyet yapmak ve yatarken başı yukarıda tutmak gibi kolay yöntemlerle rahatsızlık önlenebilir. Hafif reflüsü olanlar, bu önlemlerle tamamen reflünün verdiği sıkıntıdan kurtulabilirler. Sigara içmek de reflünün oluşumuna zemin hazırlamaktadır.

Reflü tedavi edilmediği zaman kanser riski taşıyan bir hastalıktır. En kötü komplikasyonu, sürekli tahriş olan yutma borusunun alt ucunda meydana gelebilecek kanser gelişimidir. Bunun yanı sıra yutma güçlüğü, ağrılı yutma, kusma, kanama, kansızlık ve kilo kaybı da diğer komplikasyonlar arasındadır.

Diyet, düzenli yaşam ve ilaçlarla tedavi edilemeyen reflüler, cerrahi müdahale gerektirebilir. Reflü için yapılan cerrahi operasyonlar, günümüzde ilerleyen gelişmeler sayesinde başarılı olmaktadır. Ancak en iyi yöntem henüz hastalığın başlarındayken farkına varıp, erken tedavi ve basit önlemlerle hastalığı dizginlemektir. Reflü deyip geçmeyin, önemli bir hastalıktır.



Reflü hakkında bilinmesi gerekenler

SOLGAR CHROMİUM PİCOLİNATE Zayıflama İlacı

Krom Kapsülü

SOLGAR CHROMİUM PİCOLİNATE

Fazla Kilo,Halsizlik ve Kan Şekeri DengelemesiGünümüzde birçok insan vücutlarındaki krom eksikliği nedeniyle halsizlik, fazla kilo gibi sorunlar yaşamaktadır. Krom eksikliği aynı zamanda kalp ve şeker hastalıklarına



Krom Kapsülü



SOLGAR CHROMİUM PİCOLİNATE

Fazla Kilo,Halsizlik ve Kan Şekeri DengelemesiGünümüzde birçok insan vücutlarındaki krom eksikliği nedeniyle halsizlik, fazla kilo gibi sorunlar yaşamaktadır. Krom eksikliği aynı zamanda kalp ve şeker hastalıklarına katkıda bulunur.Krom sağlık açısından önemli olup,günümüzün beslenme alışkanlıklarıyla yeterli miktarlarda alınamayabilir.Daha da kötüsü fazla şeker,tüketilen sınırlı miktardaki kromun vücut tarafından daha çok kullanılmasına sebep olur.


Biyolojik olarak aktif olan krom,önemli bir insülin kofaktörüdür.İnsülin hormonu,açlık kontrolüne,enerji üretimini ayarlamaya,yağın yakılmasına,kas oluşumuna ve koleterol kullanımına yardımcı olur.İnsilün, besinlerin ve diğer bileşiklerin vücut hücrelerinin duvarlarından geçişini kontrol eder.Eğer hücrelere yeteri kadar yakıt(kan şekeri)girmez ise,yeterli enerji üretilmez.Eğer kan şekeri enerjii olarak yakılmazsa ,yağa dönüştürülür ve yağ hücrelerinde depolanır.Ayrıca yeteri kadar aminoasit hücrelere giremezse, ne kadar egzersiz yaparsanız yapın kaslar inşa edilemez.


Güvenli ve etkin krom takviyesi genel krom eksikliğini düzeltebilir. Bu krom takviyesi,spor yapılarak oluşan kilo kaybına ve kaz yapımına yardımcı olabilir,kolestrolü dengeleyebilir ve kan şekeri optimize eder. Kuzey Carolina Üniversitesinden Dr.John Roeback günde 600mcg krom alımının HDL (iyi huylu lipoprotein) seviyesinin 16 oranında yükselttiğini rapor etmiştir.Kullanım Önerisi: Günde 1-3 kapsül, tercihen yemeklerden sonraUyarı: İnsüline bağımlı diyabet hastaları kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdır



SOLGAR CHROMİUM PİCOLİNATE Zayıflama İlacı