İngilizce Spor Terimleri Sozlugu H

hanging scale: Yatay duruş.

happy: Sevinçli, mutlu.

hard position: El pozistonu.

hard shot: Sert şut.

harmonious: Uyumlu, ahenkli.

harsh: Kaba, sert, haşin.

hasten: Acele ettirmek.

hasty: Aceleci.

hat-trick: Bir futbolcunun, bir maçta 3 gol atabilme başar


hanging scale: Yatay duruş.

happy: Sevinçli, mutlu.

hard position: El pozistonu.

hard shot: Sert şut.

harmonious: Uyumlu, ahenkli.

harsh: Kaba, sert, haşin.

hasten: Acele ettirmek.

hasty: Aceleci.

hat-trick: Bir futbolcunun, bir maçta 3 gol atabilme başarısı.

hate: Nefret etmek.

haughty: Kibirli, kendini beğenmiş.

have faith: Güveni olmak.

have pains: Sancılanmak.

have the reputation: Şöhret kazanmak.

have the responsibility: Sorumluluğu yük­lenmek.

head: Baş .

head coach: Baş antrenör.

head down: Baş aşağı.

head exercises: Baş alıştırmaları.

head for: Bisiklet kullanmak.

head pass: Ense Pası.

head spring: Baş kipesi.

headache: Baş ağrısı.

header: Kafa vuruşu.

headhunter: Çok sert oynayan oyuncu.

headhunting: Çok sert oynamak.

headlock: Boyunduruk, kafadan tutuş.

headstand: Baş amudu.

headvvork: Kafa ile oynamak.

health: Sağlık.

health officer: Sağlık görevlisi.

hearing impaired: işitme özürlü.

heart: Kalp.

heart attack: Kalp krizi.

heat: Isı.

heating: Isınma.

heavy pnch bag: Kum torbası.

heavyweight: Ağır sıklet.

heel: Topuk.

heel kick: Topuk vuruşu.

heian: Esas, temel.

height: Boy.

height of the net: File yüksekliği.

held ball: Teknik hata.

helping toeach other: Yardımlaşma.

hepar: Karaciğer.

hereditary: Kalıtım.

hernia: Fıtık.

hesitate: Tereddüt etmek.

high: Yüksek.

high blood pressure: Yüksek tansiyon.

high bridge: Yüksek köprü.

high dive: Yüksekten dalış.

high house: Yüksek kule.

high jump: Yüksek atlama.

high jump faciiity: Yüksek atlama alanı.

high jumper: Yüksek atlayıcı.

highboard: Atlama kulesi.

hind: Arka, geri.

hinder: Rakibi engellemek.

hip check: Rakibi kalça ile kontrol etme.

hip circle: Kalça çevirme.

hip throws: Kalça teknikleri.

hiplock: Atma.

hit: Vurmak, hedefe isabet ettirmek.

hitch kick: Roveşata.

hobble: Topallamak, aksamak.

hobby: Hobi.

hockey: Hokey,

hold a record: Rekoru elinde tutmak.

hold in check: Kontrol altına almak.

hold over: Ertelemek.

hold position: Tutma pozisyonu.

hold the ball: Topu tutmak.

holding: Elle tutarak rakibi engelleme.

holding and hitting: Tutarak vuruş.

holding broken: Tutuştan kurtulma.

holding in the bridge: Köprüde tutma.

holding of the javeiin: Cirit tutuşu.

holding techniques: Tutma teknikleri.

home and away: Deplasmanlı mücadele.

home Town: Ev sahibi takım.

homeling: Ev sahibi takımın oyuncusu.

honor: Onur, şeref.

honorable: Onurlu, şerefli.

honorary: Onursal, fahri.

honorary member: Onur üyesi.

honorary pass: Şeref kartı.

honorary president: Onursal başkan.

hook grip: Kapalı tutuş.

hook service: Çengel servis.

hook shot: Çengel atış.

hoop: Çember, cimnastik kasnağı.

hop: Topun sekmesi.

hop step and jump: Adım atlama.

hopaaxel: Sıçramak.

horizontal: Yatay.

horizontal bar: Barfiks.

horizontal kneeling: El ve diz üzerinde duruş pozisyonu, bank duruşu.

horizontal kneeling backward: Ters bank duruşu.

hormone: Hormon.

horse: At, beygir.

horse racing: At yarışı.

horse riding: Binicilik.

horse vaulting: Atlama beygirinden atlama.

horse with pommels: Kulplu beygir.

hospital: Hastane. hoşt: Ev sahibi takım.

hot: Sporcunun formunun en üst seviyesinde olması.

hot dog: Usta oyuncu.

hot hand: Bir sporcunun sayı yapabilme yeteneği.

hundred: Yüz metre yarışı.

hunter: Avcı.

hunting: Avcılık.

hurdle: Engel.

hurdle height: Engel yüksekliği.

hurdle race: Engelli yarış.

hurdle step: Engel adımı.

hurdler: Engelli koşucusu.

hurdling technique: Engel aşma tekniği.

hustle: Saldırgan ve sinirli oynamak.

hydrometri: Su ile yoğunluk ölçer.

hygienic: Hijyenik.

hypnos: Uyku.

hypnotherapy: Hipnoz ile teşhis ve tedavi.

hypothesis: Varsayım.



İngilizce Spor Terimleri Sozlugu H